Yöresel terimler, deyimler,dualar, beddualar, bilmeceler, çocukken oynayıp doyamadığımız oyunlar, ağıtlar, şiirler.
1-Terimler
Aba : Abla; anne
Abereey: Aboov, hayret sözcüğü.
Aboov: Bir hayret nidası
Acar : Yeni
Ahran (Akran) : Yaşıt
Alaçık : Küçük çadır
Alloş: Memnuniyet ve sevinç nidası.
Amel olmak: İshal olmak
Areye gitti: Boşa gitti, ziyan oldu.
Afara: Arta kalan, toplama
Aşlama: Meyankökü şerbeti.
Avcar :Yemekteki baharatların genel adı,
Avcarlamak: Baharat karışımı ile soslamak.
Avarlık: Patlıcan, domates, biber bahçesi
Avel: Aptal
Avrat: Kadın, eş
Ayıkmak : Uyanmak, farkına varmak
Bar bağlama: Kirlilikten oluşan pis tabaka.
Bakale: Bakarmısınız, baksanıza.
Balcan: Patlıcan
Bandura: Domates
Bayak- Bayaktan (Bayah-Bayahtan) : Biraz önce
Belben: İncir ezmesi
Bellilik :Işaret
Berkitmek: Gevşekliği gidermek
Beze(Bezi) : Hamur yumağı
Bıldır: Geçen yıl
Bibi: Hala
Bici bici: Nişastadan yapılan, kırmızı şerbetle yenilen tatlı.
Bider: Tohum
Bire: Yahu
Bodiç: Madeni sürahi.
Bon (Bön) : Cahil, geri kafalı
Boz : Külrengi
Böğü: Zehirli örümcek
Burgaç: Girdap, anafor.
Cağa girmek: Bahse girmek.
Cangama : Gürültü, patırtı, şamata
Camuz: Manda
Cardon: Büyük tarla veya lağım faresi.
Cere: Kulplu testi
Celfin: Piliç
Cılk: Çürük, sözünden dönen.
Cıllazmak: Mızıkçılık yapmak.(Cıllaz; oyun bozan)
Cımcılık olmak: Aşırı derecede ıslanmak.
Cıngılı: Nazlı
Cıncık: Cam kırığı
Cıncıkgülle: Misket
Cırcır : Fermuar
Cızık: Çizgi.
Cibiliyet: Geçmişi
Cülük-Cücük: Civciv
Çarşı ağası: Belediye zabıtası.
Çalçiriş: Üstünkörü.
Çatırya: Hangisine rast gelirse.
Çaput (Çapıt) : Yaramaz bez parçası
Çarpadan: Aniden, kuvvetlice.
Çeler meler: Sancılanmak.(Sancı mancı)
Çerçi: Aktar, seyyar satıcı.
Çeymel : Çengel
Çepel: Bulaşık
Çılga : İnce uzun yol, patika
Çıkla :Katıksız
Çingil : Küçük bakır saplı kova
Çimmek: yıkanmak,
Çişten: Şımarık
Çomça : Kepçe
Çörten :Çatıdaki su oluğu
Dabaz: Kaşınmayla ilgili bir hastalık.
Dakka: Gulle (misket, cıncık) oyununda devamlı kullanılan , uğurlu sayılan gülle.
Dane : Tahıl tanesi
Darı: Mısır
Debildek: Darbuka.
Decik: Günaydın, merhaba
Dıkılmak: Girmek, memnuniyetsiz girmek
Dırak: Derli toplu, düzenli
Dike: Kuşbaşı büyüklüğünde
Dikgeç : Ağaç kazık
Didişmek: Itişip - kakışmak
Dombalak : Düz takla
Dölek: Düzlük
Döş: Gögüs
Dulda: Sıgınacak, gölgelik, serinlenilecek kuytu yer.
Ebem kuşağı: Gökkuşağı
Ece : Ağabey
Eheylik: Alay sözcüğü.
Efsun : Büyü
Elefetsiz: Yüzsüz, patavatsız.
Elleham: Herhalde, galiba
Elti :Aynı ailedeki gelinlerin birbirine olan durumu.
Enek: Sermaye olan, çizgiye dikilen gülle (bilye)
Enik:Köpek yavrusu
Eringeç: Üşengeç
Esvap: Çamaşır
Essah: Sahi, gerçek
Fallik: Hafif meşrep, oynak kadın
Ferfecir okumak: Gözleriyle etrafa şeytanca bakmak.
Fıcıtmak: Fırlatıp atmak.
Firik: Olgunlaşmamış tahıl
Fiske: Orta el parmağı ile (daha çok yüze) yapılan vuruş.
Fistan : Kadın elbisesi
Folluk: Gurk yumurtası
Folofoş: Dejenere, yalama olmak.
Fort atmak: Hava atmak, öğünerek anlatmak.
Gadası: Belası olmak
Gakınç (Gahınç) : Baş belası
Gardaş: Erkek kardeş.
Gepmek : Göçmek yıkılmak
Gımıl gımıl: Çok yavaş yapılan iş.
Gıygıy: Keman (Gıygıycı: Kemancı)
Gırnata: Klarnet (Gırnatacı: Klarnetci)
Gicişmek : Kaşınmak
Gıncıfırlı : Süslü
Gocuk : Parka, pardösü
Göğürmek : içten içe yanmak
Göynek : Atlet, gömlek.
Gunnacı: Mundar hayvanların hamilelik hali
Güdük : Kadın gömleği, Kısa boylu, bodur
Gülle: Bilye, misket
Güüm : Metal su testisi
Hacana: Bayan çöpçatan.
Halakacı: Çok gezen, kapı kapı dolaşan
Havas: Heves
Havut : Çeşme önlerindeki tekne
Harnup: Keçiboynuzu
Haylamak : Kışkırtmak
Hapbab: Takunya
He-Heye: Evet ‘Heye Gardaş’
Hedik: Kynamış bulgur.
Helke: Kova
Hellengeç: Yengeç, pavurya
Herif: Bey, eş
Hevreke: Evin etrafındaki küçük bahçe.
Hırpo: Enayi, keriz.
Him: Temel, bahçe
Hiltan: Yabani ot
Hopuç : Surt
Ihdır: Diz çöktür
Ipırtı: Ağır ve seyrek yanan ışık.
İlenmek (İlenç): Beddua
İlenger: Bakırdan mamül, leğen.
İlişkin : Et sucuğu
İsilik: Vucuttaki küçük kabarcıklar
İşlik: Gömlek
Karabet (Garebet) : Garez, kin
Karsambaç: Rendelenmiş buz ve pekmez karışımı.
Kasmak : Bir yeri bir şeyi ikiye bölmek
Kavurga: Kavrulmuş buğday.
Kaynar: Doğum sonrası yedi türlü baharattan yapılan sıcak içecek.
Kele: Övgü ve hitap sözcüğü. ‘Kele Dezze’
Kelyenge: Kuma
Kemon: Kimyon
Kenef : Tuvalet
Kertiş: Kertenkele (El öpen: Küçük kertenkele)
Keskek:Taşlanmış toprak.
Keşşik : İmece yardımlaşma
Kıç : Bacak
Kındırık (Gındırık): Kapıyı aralık bırakmak.
Kırkım Atmak: Düğün hediyesi vermek.
Kirtik : Kullanılmayacak kadar küçülmüş sabun
Kovulamak : Gizliden gizliye takip etmek
Kömbe: Tarçınlı, şekerli unlu kurabiye.
Köncek: Uzun don
Kös : Yöresel bir oyun
Kösmek : Ayakları birbirine bağlamak
Köstü: Köstebek
Köynek: İç çamaşırı, gömlek, mintan
Küncü : Susam
Kürrük: Eşek yavrusu
Legen: İçinde çamaşır yıkanan plastik kap.
Malak: Manda yavrusu
Malamat : Rezil, kepaze
Manık: Kedi yavrusu
Martaval: Palavra.
Mekeş: Yüz, surat
Melefe: Astar, yüz
Mıymıntı: Sünepe, pasif, tembel, uyuşuk.
Mintan: Gömlek
Mismil: Uygun bir şey.
Mitil: Yatak, yorgan eskisi
Munncılık : Islak, çok sulu
Murt: Bölgemizde dağlık yerlerde yetişen bir dağ yemişi.
Muşamba : Plastik, naylon örtü
Müzevir : Lafçı
Nahar: Sığır sürüsü
Namtı : Sapsız bıçak
Naylon araba: Römork
Nünük: Salyangoz kabuğu.
Oncağız : Azıcık, o kadarcık
Oynaş: Sevgili
Omisilli: Tertemiz
Ondurma: Onarma, yama yapma
Ökenmek: Ağız hareketiyle alay etmek, konuşmayı tenkit etmek.
Ötegeçe: Karşıyaka
Örtme: Pergola ile kapatılmış balkon
Palas pandıras: Karga tulumba, apar topar.
Pambık: Pamuk
Pandoflu: Parlak yemeni
Patapat: Berabere kalmak, başabaş.
Partal : Çürük Kumaş
Peksimet: Bir çeşit simit, kızarmış ekmek
Peşkir : Yüz havlusu
Peyik: Şalvarın alt kısmı.
Pırttı: Kurtuldu, koptu
Pırtmak: Kaytarmak
Pısma: Korkma, çekinerek saklanma.
Pinek-Pinnik : Kümes
Portturmak: Yan çizmek, döneklik, sözünden dönme.
Pörtlek gözlü: İri ve sevimsiz bakışlı.
Salım: Grip olmak, bulaşıcı hastalık.
Satır: Bakır kova
Saplıcan: Zatürre.
Seiplemek: Başıboş bırakmak.
Seğirtmek : Koşmak
Seklem: Tüme yakın
Sekizbıyık: Ceyhan nehrinin klasik balığı, yayın balığı.
Senir : Yamaç
Seyirsiz: Yüzsüz , hatırsiz
Sınıkçı : Kırık, çıkık tedavi eden
Sırı: Yorgan sırımak
Sıvışmak : Sessizce kaçmak
Siptilli: Sebze Hali
Söbü : Elips, oval
Süymek: Uzanmak
Süllüm: Ebegömeci haşlaması.
Sümdük: Umucu, istekçi
Sömek : Mısır Koçanı
Şabaz (Şahbaz) : Çabuk, becerikli, eli çabuk
Şablak : Yüze vurulan tokat, şamar, sille
Şelek : Bir defada sırtta götürülecek kadar yok
Şıkırdım gibi: Bolca çok sayıda ‘Şıkırdım gibi yağmur yağıyordu.’
Taka: Pencere
Taman: Cümle sonunda durumun önemini vurgular. ‘Akıllısın taman.’
Tapır (Tapur) : Tepe üzerindeki düzlük, plato
Teberik: Yadiğar.
Tentene: Elde işlenen dantel.
Terki : Sırt
Tevir tevir: Çeşit çeşit
Tırnak ekmeği: İnce pide
Tırıs At: Rahvan
Tırsımak: Bir şeyden ürkerek vazgeçmek.
Tırlık : Pamuk ipliği
Tilik: Para ve düğme ile oynanan oyun.
Tummak: Suya dalıp, batıp çıkmak.
Tülü: Hamam havlusu
Tokuç (Tokucak) : Çamaşır yıkarken çamaşırı dövmeye yarayan tokmak.
Tosbağa : Kaplumbağa
Töremeyesice(ye): Doğmayasıca, büyümeyesice
Uslu: Sakin, sessiz.
Uluk : Çürük, çürümüş.
Urum: Rum
Urupla : Tahıl ölçü birimi
Uğunmak: Acı içinde kıvranmak.
Yağlıyavan: Genelde Ramazan günlerinde satılan bir çeşit şekersiz kek,poğaça.
Yanıç : Yengeç
Yarma : Dövme
Yazı: Tarla, ova
Yeni dünya: Malta eriği
Yoymak : israf etmek
Zırrıkı: Deli gibi, çılgın gibi.
Zibil: Çöp.
Zillenmek: (Patates ve soğan için) Filizlenmek
Zom zom: Sisle gelen yağmur.
Zumzuk: Yumruk.
2- Deyimler
A - Beddualar
Ocağına incir ağacı dikilesice
Boyu posu devrilesice
Gözü kör olasıca
Ocağı batasıca
Gün görmiyesice
Başını yiyesice
Ekmeğe muhtaç olasıca
Yüzü gülmeyesice
Allah'tan bulasıca
Yağlı kurşunlara gelesice
Dert bulup, derman bulamayasıca
Anasından emdiği süt burnundan gelesice
Aklı batasıca
Allah ondurmuyor (ondurmasın)
Cibiliyeti bozuk
B- Dualar
Tuttuğun altın olsun
Gadanı alayım
(Kadasını aldığım)
Elin ayağın dert görmesin
Eline sağlık
Muğanete muhtaç olmayasın
Allah ananı babalı büyütsün
Rızkın nasibin bol olsun
Ayağına taş değmesin
Düşmanının yüzü gülmesin
Yolun açık olsun
Yüzün ak olsun
Sıhhatler olsun.
Kul köle olam.
Kurban olam.
C- Benzetme kullanarak öğüt ve mesaj veren deyimlerimiz.
Huvardanın düşkünü, beyaz giyer kış günü.
Fakir hırsızlığa gitmiş, ay akşamdan ışımış.
Katranı kaynatmakla olur mu şeker, cibiliyeti batasıca, cibilliyetine çeker.
Anan belli baban belli, nenni kırık dölü nenni.
Çocukluğunu bilmeyen, çocuğu ile güzellik edemez.
Terazi var, tartı var, her işin bir vakti var.
Elden gelen öğün olmaz, o da vaktinde bulunmaz.
Kapını sıkı tut, komşunu hırsız etme
Yeni kundura yürüyüş öğretir, sarı lira akıl öğretir.
Akılsız iti yol kocatır.
Dadandırma dana gelir, dadanırsa gene gelir.
Suyun sağlanamazından, insanın söylemezinden kork.
İt linge gider, deve lönge gider, ikisi de konak yerine varır.
Yaz yağmuru bahtı barındırır.
Ondan kelli
Bire babam
Kele anam
Bıldırın bideresi
Bozlakların ıhtırak
3- Bilmeceler.
Benim bir dağım var, bir yanına kar yağar, bir yanına dolu (çırçır fabrikası)
Insan yapar yapısını, kemik açar kapısını (içli köfte)
Dört tane özü var, arpacık gözü var (koza)
Derisi var eti yok, nefesi var canı yok (körük)
Aldır ayası, yeşildir küpesi (kına)
4- Çocukken oynayıp doyamadığımız oyunlar.
Saklambaç( Pıslam Pırt- Dalyalı, Dalyasız);
Mendil Saklama( Yağ satarım Bal Satarım);
Yakan Top( Yakar Top);
İstop;
El Bende;
Çinko Minko Tereziko;
Aşık Atma;
Tilik Atma;
Gülle-Misket- Cıncık: ( Yalak, Dikme, Karış Vurusu, Tumba, Üçgen, Baş, Mors);
Gazoz Çekişme;
Gazoz Kapağı Çıkarma( Düz ve Kaygan Taşla);
Tapa;
Şeker Kamışı Kesme;
Kasnaklı Kuş; Kırnaplı Kuş; Cin Kuşu;
Çizgi (Sek Sek);
Uzun Atlama;
Üç Adım Atlama( Çöp Dikme);
Holi Hop; Çember Çevirme;
Kükü veya Kökçü;
Çelik Çomak;
Güvercin Taklası;
Hamam Kızdı;
Uzun Eşek;
Karış Atlama;
Birdir Bir;
Alt Üst (Siğara Kağıtlarıyla veya Benzer Kartlarla Oynanan);
Deve Güreşi;
Tren Tren( İki grup birbirini çekerek zorlar);
Beş Taş( Bir Madik, İki Madik);
İp Atlama;
Tahtalı ,
Tıp( Don),
Körebe,
Kale yıkmaç;
Papel;
5-Yöre Aşıklarımızdan KARA MEHMEDIN BERİZİ’den bir deyiş..
Verdiğin berize budur gayratım
Bundan başka uyamayon toktur be
Üç sepet yumurta sabah kayfaltım
Teker teker sayamayon toktur be
İki lehen pilaf bir yannık ayran
İster yağlı olsun isterse yavan
Yanına kesiyon beş kilo sovan
Yeyon yeyon doyamayon toktur be
Üç çençere bamya yerin bişince
Yirmi tas su içip birez koşunca
Her yanı sökülür garnım şişince
Saglam göynek keyemeyon toktur be
Şindiye acımadan çokdan ölürdüm
Sağ olsun konşular ediyo yardım
Bir boyundan fazla yemem söz verdim
Ayıp olur ceyamayon toktur be
Günde iki çuval unum gediyo
Avradım her sabah ekmek ediyo
Bir kazan fasille gönül ye deyo
Artırmaya kıyamayon toktur be
Bazı az geliyo beş kasa furma
Yedi ilahnadan yapıyoz sarma
Onudamı yedin deye heç sorma
Utanıyon deyemeyon toktur be
Senede kırk dönüm bostan ekerin
Benden başka kimse yemesin derin
Kavın karpızı gabıklı yerin
Acelemden soyamayon toktur be
Bilmem Karamemet nereye geder
Buyumuş kısmatım buyumuş gader
Bir günde yediğim işte bu gadar
Taha fazla yemeyeyon toktur be
Aşık Karamehmet Gümürdülü Köyü/Ceyhan
6- Hemşerilerimizden şiirler;
Salına salına o gelişine
Nice canlar yakan o gülüşüne
Cihanda rastlanmaz senin eşine
Diyen o dillere kurban olayım.
Mecliste dökersin nice dilleri
Kendine bend eden hep Gönülleri
Sinende açılan gonca gülleri
Derleyen ellere kurban olayım.
Sanma ki gönülden sevmedin seni
İçimde kor gibi ayrılık anı
Gittiğin yerlere çağırda beni
Bastığın yerlere kurban olayım. ...
Ahmet Tali
"......"
Ben gurbette efkârlı bir mazi içindeyim
Belki hayatta değil belkide bir gölgeyim
Bırak Yarap beni ben bu sitemle öleyim
Artık kimse Duymasın bu hicran elemimi
Kimsesiz perişanım şimdi gurbet ilinde
Kalmadı sefa hissi şu kırılan gönlümde
Acaba unuttumu beni gonca gülümde
Ben hasretle ismini hecelerken dilimde
Ruhum maziyle dolu hayalimde
Nazlı yar Aramızda neler yok ova denizler dağlar
Yüzüm bir lahza gülse içim her gün kan ağlar
Kalbim sızlar her zaman Ağlar Sıla yar için.
Ahmet Tali
.........
Gönlüm şad olmuyor yarsız neyleyim
Derdimi soran yok kime söyleyim
Yardan ayrılalı heran böyleyim
Sorarım size hey yar nerde dağlar
Söyleyin gönlümü şad edin dağlar
Çıktım yücenize Yari görmedim
Çok çektim cefayı bir gün gülmedim
Nasıl dayanmıştım bende bilmedim
Sorarım size hey yar nerde dağlar
Söyleyin gönlümü şad edin dağlar
Yeşildir eteğin dumandır başın
Yıllardır zehroldu ekmeğim aşım
Bitsin ızdırabım dinsin göz yaşım
Sorarım size hey yar nerde dağlar
Söyleyin gönlümü şad edin dağlar.
Ahmet Tali